Hastanedeyiz…
Karaman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde.
Yok, yok endişe etmeyiniz. Elhamdülillah sağlığımız yerinde ve afiyetteyiz.
Konumuz Başhekimlik görevine yeni atanan Dr. Öğretim Görevlisi Şükrü Salih Toprak Beyefendi ile tanışmak ve geleceği konuşmak.
Sevgili İbrahim Şaşma’nın hazırladığı programın ciddiyeti karşılamadan belli idi. İşini titizlikle yapma alışkanlığı nedeni ile misafirlerini avluda karşıladı. Ama yeni Başhekim de kapıda karşılayarak aynı nezaketi gösterdiler.
Gazeteci kardeşlerimizin gelmesi ile programa geçildi. Kalabalık bir katılım beklentimiz vardı ama aynı saatlerde başka bir programla çakıştığından olacak az ve öz bir grup basın mensubu sunumu can kulağı ile takip etti ve katılımcı oldu.
Ayağının tozu ile geldiği makama dört yıldır Karaman’da olmasından ve bir süre de yöneticilik görevinde bulunmasından dolayı yabancılık çekmeyen bir yapıda net ve gerçek tespitlerle başladı program.
Sunumdaki detaylardan bazıları hayret uyandıracak nitelikte idi. Örneğin yıllık hasta sayısını Karaman nüfusu ile oranladığımızda gördük ki kişi sayısına göre hastaneye yıllık müracaat beş. Bu rakamı bir de bizim gibi uzun yıllardır “şükür” hastaneye ihtiyaç duymayanları da göz önüne alırsak bazı Karamanlılar yılda 6-7 belki de daha fazla hastaneden hizmet istemiş.
Eh günlük rakamlara bakınca bu hayret daha da artıyor. Günlük poliklinik hasta sayısı beş bin beş yüz. (Rakamla 5.500) Acil hasta sayısı ise daha da aşırı bir rakam ki tam bin iki yüz. (Rakamla 1.200)
Bu yoğunluğa karşı imkânları duyunca biraz rahatlıyoruz. Bu imkânları basın mensubu arkadaşlar geniş bir şekilde haber yaptılar.
Bir toplumun birinci ihtiyacı eğitim ve hemen arkasından da sağlık gelir. Böylesi önemli bir konuda kimse tatil için eğlence için veya vakit öldürmek için bu kurumlara başvurmaz. Dertlidir. Derdine derman hastalığına şifa arar.
Uzun yıllar ölçeğinde Hastanemiz ile ilgili öyle güzel anılarımız var ki. 5-6 yıl öncesinde yaklaşık 10 yılımız yaşlı yakınlarımız nedeni ile hastanede geçti. Bu süre içinde salgın da denk geldi ve o kargaşalı ortamlarda bile alkışlanacak güzel hizmetlere ve yaklaşımlara şahit olmuştuk. Onlarca olağanüstü güzel anılarımız vardır.
Son birkaç yıldır kişisel bir sorun yaşamadık ve hastane hizmetinden istifade zorunluluğumuz olmadı ama çevremizden, yerel basından, sosyal medyalardan epey olumsuz şeyler duyduk. İnanamadık. Belki de inanmak istemedik.
O iyilik melekleri, “Bizler dert veren değil, derde derman olmaya çalışan görevdeyiz, hastalarımızın yanlış davranışlarını bile hoş görmek zorundayız. Bu mesleğimizin bir gereği” diyenler nerede kalmıştı.
Sayın Başhekimin sunusunda yıllar içindeki teknik ve malzeme gelişmelerini görünce bu sorunlara neyin sebep olduğunu düşünmeden edemiyoruz.
Sağlık Bakanlığına bağlı bir kuruluş Akademik bir birime Üniversiteye bağlanıyor. Elbet Üniversite akademik kadrolardan görevlendirme yapmak durumunda. Büyük güçlüklerle özellikle uzman kadrolarını takviye etmek zorunda. Eh eski konumda Sağlık Bakanlığına bağlı personel de hala görevde. Personel geneli içinde sadece hekim kadroları yok. Yardımcı hizmetler kadroları da var tabi.
Bir yanda Tıp fakültesinin kuruluşu için Değerli Prof Ercan Oktay ile birlikte canhıraş bir çalışma sergileyen Dekan bir yanda İl Sağlık Müdürü var. İşin düğüm noktası burada.
Bu düğümün güzel bir çözümü de Karamana acilen 2. Bir hastane yapılması. Hem daha geniş ir mekâna ve onkoloji, kalp damar gibi konularda ağırlığı olan bir hastane… İlgili ve güç sahiplerinin dikkatine.
Ama tüm bu gerçeklerin çözümleri de elbette var. Güçlü, liyakatli ve azimli bir yönetici…
Sayın Toprak sunumunda öylesi açık, öylesi net, öylesi geçekçi bir yaklaşım içinde idi ki bizlere büyük umutlar verdi. “Bu sefer bu iş olur ve her şey düzene girer” dedirtti.
Elbette bu başarı için Başhekimin güçlü olması gerek. Bir emmioğlunun işi, bir dayıoğlunun kadrosu, bir komşunun kariyeri için baskı kurmaya kalkanlar günlük beş bin beş yüzü bulan her hastanın vebalini alır, ahını alır, onların uğrayacağı zararların günahını alır. Aklı başında ve bir gram vicdanı olan da böyle bir kurumda yüzbinlere verilen hizmeti baltalayacak kötü örneklere alet olmaz.
Görülen o ki tespit edilen fiziki ve maddi olumsuzluklar bir şekilde giderilir. Yerel sorumlu ve yetkililerimiz var. Ankara ayağımız pek çok ile göre çok daha güçlü ve sağlam.
Geriye üniversite/bakanlık denkleminin çözülmesi ve çok daha önemlisi kayırmacılık için müdahalelerin ortadan tamamen kalkması. Adil yöntemlerin personele moral olarak yansıtılması kalıyor.
Dileriz geçmişteki mutlu tablolar içeren güzellikleri yakın zamanda tekrar görürüz…
20250515
Yorumlar
Kalan Karakter: