Karamanoğulları Beyliği'nin kurucusuNUREDDİN BEY (NUREDDİN SUFİ) Nureddin Bey (Nur Sofu ya da Nur Sufi), Karaman Boyu'nun Beyi ve Karamanoğulları Beyliği'nin kurucusu. Karamanlılar'ın, Oğuz Türkleri'nin Avşar boyundan veya Salur Boyundan olduğu tartışmalıdır. Prof. Dr. Mustafa Kafalı'ya göre; Karaman oymağı, hem Salurlar'dan hem de Avşarlar'dan var oldu. Karamanoğulları Beyliği'ni kuran karaman oymağı ise Avşarlar'a mensuptur. KARAMANOĞULLARININ İLK BEYİ NUREDDİN BEY (NURİ SOFİ) Karamanoğulları’nın tarihi, Nure Sofi (1230-31/1255) ile başlar Karamanoğullarını, Anadolu’ya göçleri sırasında; Alparslan, Şirvan Han, İbrahim Han, Sadettin ve Nureddin Bey’ler yönetmişlerdir. Orta Asya’dan, Anadolu’ya göç eden ve başında Nure Sofi bulunan Karaman Oymağını; Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat, Ermenek yöresine yerleştirmiştir. (1238-1239) Kirmani’nin bildirdiğine göre; Nure Sofi, Baba İlyas Horasani’ye intisabından dolayı Sofi lakabını almıştır. Karaman Beyliğinin kurulmasında; Babai tarikatının rolü büyük olmuş ve zamanla Babai tarikatı, Karamanlıların hakim olduğu saraya da yayılmıştır. Babai tarikatı şeyhlerinden Muhlis Baba, Nure Sofi’nin büyük oğlu olan ve ölümünden sonra Karamanoğullarının başına geçen Karaman Bey’e iltifat ederek, onu tarikatın şeyhlerinden biri yapmıştır. Nure Sofi, Ermenek havalisindeki soy, din ve sosyal yaşayış bakımından çok farklı ve karmaşık bir etnik yapıya sahip olan halkın birlik ve beraberliğini sağlamaya muvaffak olmuştur. Nure Sofi, 1239'dan 1257'ye kadar hem halkının arasındaki birliği ve beraberliği sağlamış ve hem de halkını yeni fetihlere hazırlamıştır. İlk önce, Klikya Bölgesini (Mut, Silifke) zaptederek; Beyliğini, bu bölgede güçlendirmiştir. Bu nedenle, Selçukluların zayıflamasından sonra bu bölgeye sahip olmak isteyen Mısır Memlukluları ve Moğollarla savaşmak zorunda kalmıştır. Nure Sofi’nin ölüm tarihi, kesin olarak bilinmemekle birlikte; Mezarı, Mut’a bağlı Sinanlı Kasabası’nın Değirmenlik yaylasındadır. *** KARAMANOĞULLARI'nın KÖKENLERİ Karamanoğulları'nın kökenleri meselesinde tarihçiler, değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Bazı tarihçiler, Karamanoğullarının; Afşar boyunun bir kolu olduğunu belirtirken, bazıları da Salur boyundan olduğunu açıklamışlardır. Bazıları ise, ya tarih bilgisi olmadığından yanlışlıkla ya da sahiplenmek için kasıtlı olarak Karamanoğullarını, devletin içerisinde bulunan Rum uyruklarla karıştırmışlar ve bunların, Grek-rum kökenli olduklarını söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Buna benzer başka bir büyük hata da; Hammer, Cenâbî, Hazerfan, Âlî, Karamânî, Hayrullah Efendi gibi bazı tarihçilerin; Karamanoğullarının kurucusu olan Nûre Sûfî (Nûre Sofu)'yi, Ebu'l-Fidâ'daki bir kaydı yanlış anlamalarından dolayı, Ermeniden dönme şeklinde yapmış oldukları yanlışlıktır. 1947 yılında, Karamanoğulları ile ilgili bir doktora çalışması yapan ve pek çok makale yazan Şehabettin Tekindağ, İslâm Ansiklopedisi'nde yazdığı makalesinde; Karamanoğulları'nın kökenlerini Salur boyuna bağlamanın doğru olmadığını belirttikten sonra, Yazıcı-zâde Ali'nin "Tarih-i Âl-i Selçuk" adlı eserine dayandırarak, Karamanoğulları'nın Afşar boyundan olduğunu söylemiştir. Selçuklu Tarihi ve Türkiye Tarihi yazarlarından Ali Sevim ile Yaşar Yücel, kaynak göstermeksizin Karamanoğullarını, Oğuzların Afşar boyuna mensub olduklarını söylemişlerdir. İsmail Hakkı Uzunçarşılı ise, bir makalesinde; aşağıda vereceğimiz H.Nihal ve Ahmet Naci'nin makalesini kaynak göstermesine rağmen, eğer bir yazım hatası olmamışsa, Karamanoğullarının Oğuzların Afşar boyuna mensub olduklarını yazmıştır. "Osmanlı Tarihi, I" kitabında ise, "Son araştırmalara göre Karaman aşiretinin Oğuzların Salur veya Afşar boylarından birisine mensup oldukları hakkında iki rivayet vardır" demektedir. Ayrıca, "Karamanoğulları Dönemi Konya Mezar Taşları" adlı eseri yazan Seyfi Başkan, Atsız'ın 1957'de Selçuklu Araştırma Dergisi'nde yayınlanan "Hicri 858 Yılına Ait Takvim" başlıklı makaleyi kaynak göstererek; Karamanoğulları ile ilgili şu açıklamayı yapmıştır: "Orta Anadolu'nun güneyinde yaşamış olan bu Türkmen beyliğinin Oğuzlar'ın Afşar boyuna mensup olduklarına inanılmaktadır. Karaman aşireti XII. yüzyılda Aral gölü doğusundaki Maveraünnehir bölgesinde yaşıyordu. Bu yüzyılın ortalarında doğudan gelen Moğol baskısı karşısında anayurtlarını terk ederek batıya doğru göç etmeye başlamışlar, ilk önce Azerbaycan ve Şirvan yörelerine bir süre yerleşmişler ve daha sonra burada aşiretin bir kısmını bırakarak batıya doğru yollarına devam etmişlerdir. Karaman aşiretinin Anadolu'ya geçen büyük kısmı, I.Alaeddin Keykubad tarafından 1228'de Mut ve Ermenek civarına yerleştirilmiştir". Karamanoğullarının, Oğuzların Salur boyuna mensup olduğunu söyleyenlere gelince, kanaatımızca bunlar, daha çok bilimsel bir araştırma yaptıktan sonra makalelerini yazmışlardır. Bunlardan birisi, Köprülüzâde Mehmed Fuad'tır. 1925 yılında "Türkiyat Mecmuası"ında yazdığı "Oğuz Etnolojisine Dair Tarihi Notlar" adlı makalesinin "Salur"lar kısmında ve "İslâm Ansiklopedisi"nin "Salur" maddesinde; ayrıca, 1928 yılında "Türkiyât Mecmuası"nda yazdığı "Karamanoğulları" adlı makalesinde; Karamanoğullarının, Salur boyundan olduğunu ortaya koymuştur. Bu makalelere göre Salur, Oğuzların Üçoklu boyundan gelen bir kabilenin adıdır. Söz konusu kabile bu adı, Oğuz Han'ın altı oğlundan biri olan Dağ Han'ın büyük oğlu olan Salur'dan almıştır. Metinlerde Salvur, Salgur, Salûr, Salgır ya da Salur şeklinde yazılmış olan "salur" sözcüğünün aslı, "salgur" sözcüğünden gelmiştir. "Salgur " sözcüğü ise, Türkçe'de "salmak " fiilinin "sal-" köküne "-gur" eklenerek yapılmıştır. Böylece, saldırıya hazır savaşçı anlamına gelen "Salgur" adı, zamanla Salur ya da salır şeklini almıştır. Ayrıca, salur sözcüğü, "kılıç" anlamına da gelmektedir. Salurlar da, öteki Oğuz boyları gibi, İli ve Issık Gölü çevresinden ayrılarak; Seyhun kıyılarına, oradan da Maveraünnehir, Harezm ve Horasan bölgelerine gelmişlerdir. Daha sonra, Anadolu'nun alınışı üzerine; bu boyun bir bölümü, Anadolu'ya gelmiş ve Anadolu'nun değişik bölgelerinde köyler ve kasabalar kurup yerleşmişlerdir. Salurların, Oğuz tarihi içerisindeki yerine gelince; Oğuz Han'ın torunu olarak gösterilen Dib-Yavku ile konuşup onu fetihlere yönelten Salurlu Ulaş Bey olmuştur. Ayrıca, İnal Yavku da yardımcılarını ve beylerini Salurlardan seçmiştir. Salurlu Ulaş Bey'in oğlu Salur Kazan da, Dede Korkut destanlarında; Oğuz ilinin beylerbeyi olarak müslüman olmayan Kıpçak Türkleri ile savaşmıştır. Böylece, müslüman bir mücahit olarak X.yüzyılın tarihî bir kişisi olmuş ve Bayındır Han ile birlikte "Türkistan'ın direği", "Karaçuk'un kaplanı" adlarını almıştır. X.yüzyılda, Peçeneklerle savaşan Salurlar, bir Peçenek hanının yaptığı baskın sonucunda Alp-Salur Kazan'ın annesi Çiçekli hatunu esir alıp götürmüştü. Daha sonra Çiçek hatun Peçenekleri yenen oğlu tarafından kurtarılmıştır. Bu savaşta Salurlar, Peçenekler ile Oğuzlar adına, savaşmışlar ve zafere ulaşmışlardır. Bundan sonra da; Alp-Salur Kazan soyundan gelen Salur Beyi Öğürcük Alp de, XII.yüzyılda, Kanglı Türkleri ile savaşmıştır[. Salurlar arasında kadınların da, beylik yaptıkları görülür. Bunlar arasında; Salur Kazan'ın karısı Burla hatun ya da Salur Barçın gibi kadınlar bulunmaktadır. Salur Barçın'ın, Sır Irmağı yakınında bulunan ve Özbek halkının "Kök Kaşane" dedikleri mezarı, güzel çinilerle süslenmiştir. Selçuklu Devleti'nin çöküşünden sonra, Fars eyâletinde bulunan (1147-1186) Salgurlar hanedanı da, Salurlar tarafından kurulmuştur. Şair hükümdar Kadı Burhaneddin de, Salurlardan gelmektedir. Salgur Ata-begi Zengi (1147-1161), Selçuklu Devleti'nde kardeşler arasında çıkan taht kavgalarında; İldeniz ve Arslanşah'a karşı, Melikşah'ın oğlu Mahmud'u desteklemiş ve onu tahta çıkarmıştır. Selçuklu Devleti'nin, "Büyük Oğuz boylarını parçalayarak değişik yerlere dağıtma" politikası sonucu; Salurların ve Karamanlıların önemli bir bölümü Batıya göç etmiştir. Bu arada bir bölümü de Kafkasya'da kalmışlar ve orada Karamanlı adını taşıyan yerleşim yerlerini oluşturmuşlardır. Serahs ve Merv havalisinde kalan Salurlar, genellikle Türkmen veya Oğuz adıyla daha sonraki yüzyıllar içerisinde önemli görevler yüklenmişlerdir. Aralarından büyük bir bölümünün ayrılması üzerine sayıları ve güçleri hissedilir bir şekilde azalmıştır. Merv ve Serahs Salurları, aşîret yaşayışı gereği, öteki göçebe Türkmenlerle yaptıkları mücadelelerde ve özellikle Şiî İranlılara karşı yaptıkları saldırılarda, İranlıların karşı saldırıları ve cezalandırmaları sonucunda, sürekli şekilde kan kaybetmişlerdir. Safeviler devletinden itibaren İran'da kurulmuş olan devletler, bu Türkmenlerle sürekli şekilde uğraşmışlardır. En son olarak da, Fetih Ali Şah Kaçar'ın oğlu Abbas Mirza'nın, 1831'de; Serahs'a yaptığı saldırısında çok kanlı yıkıma uğramışlar ve artık önemlerini tamamen yitirmişlerdir. Bu arada, Serahs bölgesinde toplu halde yaşayan salurlar; İran, Türkmenistan ve Azerbaycan sınırlarında yaşayan Teke ve Sarık Türkmenleri ile karışmışlardır. Burada özellikle şunu da vurgulamak gerekir ki; İran, Buhara ve Afganistan'da yaşayan Salurlar, kendilerini Türkmenlerin en eski ve en asîl boyu olarak görmüşledir. Cürcan vilâyeti ile Harezm arasındaki Atrek (Etrek) nehri yakasında oturan Salurlar, "Yaka Türkmeni" adıyla anılmaktadırlar. Diğer taraftan, Salurlardan bir kısmı da, 1380-1424 yılları arasında Semerkant, Turfan ve Su-Çeu yolu ile Sining'e gelmişlerdir. Bunlar, Ouronvou güneyinde Sin-Hao-Ting ya da Salur kasabası merkez olmak üzere, Sarı nehirin sağ sahilinde Ouronvou 'dan Tao-ho'ya kadar şerit gibi uzanan bir alanı ve bu nehrin sol sahilinden Si-ning'den Ho-tcheou'ya giden oldukça arızalı ve dağlık bazı bölgelere yerleşerek, günümüzdeki Kansu Salurlarını oluşturmuşlardır. İran ve Türkmenistan sınırında yaşayan Salurlar, üç kola ayrılmışlardır. Bunlar; Yalavaç (Yalvaç), Karaman ve Kirçe Ağa ("Kiçi Ağa", "Kiçik Ağa", "Ana-Bölegi")'dır. Yalavaç'lar; Ordu-hoca, Daz ve Beğ-Sakar olmak üzere üç kola ayrılmışlardır. Karaman obası da; Uğru-cihli, Beğ-gezen ve Aleyn olmak üzere üç kola ayrılmışlardır. Kirce Ağa ise; Kirce-ağa ve Beş-uruk olmak üzere iki kola ayrılmışlardır. Ayrıca bu kolların da çeşitli dalları vardır. Yine, Türkiyât Mecmua'sında H.Nihal-Ahmet Nâci'nin, "Anadolu'da Türklere Ait Yer İsimleri" adlı makalelerinde; Karamanoğullarını, Oğuzların Üçok kolundan Dağhan'a ait Salur boyuna mensup olduklarını söylemişlerdir. Ayrıca bu makalelerinde; Orta Anadolu dışında kalan yerlerde dört Salur adlı köye rastladıklarını ve 17 tane de Karaman ve Karamanlı adlı yerleşim yeri tesbit ettiklerini bildirmişlerdir. Dahası, bunların bulundukları yerleri de açıklamışlardır. Bu yazarlardan başka, Karamanoğulları Tarihi'ni yazan Harb Okulu Siyasî Tarih öğretmenlerinden Tahsin Ünal da; Karamanoğullarının bağlı bulunduğu Salur'ları, Oğuzlarla birlikte ele almıştır. (1957 yılı) Böylece, Salur boyunun ve Karaman obasının, Selçuklular ile beraber, Miladî 920'lerden sonra; Türk Yurdundan (Yukarı Yurt), yani Ural Dağlarının doğusu, Hazar Denizi ile Aral Gölü'nün kuzeyi ve Altay Dağlarının batısındaki bölgeden çıktıklarını; Harezm, Maveraünnehr ve Horasan bölgelerine indiklerini; bu bölgelerde, uzun zaman Samanoğulları, Gazneliler, Karahanlılar gibi değişik müslüman-Türk devletlerinde görevler üstlendiklerini yazmıştır. Ayrıca, Selçukluların mensub olduğu Kınık boyu ile, Karamanlıların mensub olduğu Salur boyunun aynı tarihsel olayları, aynı sosyal ve iktisadî kaderleri paylaştıklarını belirtmiştir. Karamanoğullarının, Anadolu'ya gelişlerini ise; Türk yurdundan itibaren Salur boyunun da öteki Oğuz boyları ile birlikte Yukarı Yurttan, 920'de, İli ve Isık gölünün çevresine geldiklerini; sonra, Maveraünnehr'e geçtiklerini; uzun süre yukarıda söz edilen devletlerin hizmetlerinde bulunduktan sonra 1040-1200 tarihleri arasında Azerbaycan bölgesine yerleştiklerini; oradan da 1220 yılında ortaya çıkan Moğol saldırıları karşısında, onların önünden kaçarak Anadolu'ya gelen öteki boylarla birlikte Anadolu'ya ulaştıklarını açıklamıştır. Türkmenistan'ın Serahs kentine bağlı Salur'lardan, beş oba (köy), varlıklarını halâ sürdürmektedir.Bunlar; iki tane Karaman obası, bir tane Yalavaç (Yalvaç) ve iki tane de Kiçikağa (Küçükağa) obası. Bizim Anadolu köylerindeki yapı tarzının aynısı olan tek katlı kerpiç evlerden oluşmakta. Anadolu halkı gibi konuk severler. Sonuç olarak, yapılan bu araştırmalar neticesinde; Karamanoğullarının kökenlerinin, kesinlikle Afşar boyundan olmayıp; Salur boyundan olduğu açıklık kazanmıştır. Yine bu araştırmalara göre; Milattan sonra IX. yüzyılda Oğuzlar, Türk yurdunda yaşamışlardır. Oğuzların yirmi dört boyundan biri olan Salur kolu, zamanla ilk yurtlarını terk ederek İli ve Isık gölü bölgesine gelmişler, oradan da Mâverâünnehir'e yerleşmişlerdir. Burada; Samanoğulları, Gazneliler ve Karahanlılar gibi devletlerin hizmetlerinde bulunmuşlardır. XI.yüzyılın başlarında ise; Harezm ve Horasan havalisinde Selçuklularla birlikte Doğu Anadolu'ya akınlar yapmışlardır. 1220'li yıllarda Moğol saldırılarından kaçan bir kısım Salur ve Karaman obaları, Azerbaycan ve Şirvan bölgelerine gelmişler, burada bazı köylere kendi adlarını verdikten sonra; Selçuklu Devleti'nin "büyük Oğuz boylarını parçalayarak değişik yerlere dağıtma" politikası sonucu olarak büyük çoğunluğu Anadolu'ya geçmişlerdir. Azerbaycan'da kalanları ise, sonraları bir çok siyasal meselelere karışarak Karakoyunlu Devletinin kurulmasında önemli bir rol oynamışlardır. Ayrıca Safevîlerin ordu teşkilatında da Karaman aşiret beyleri görev almışlardır. Anadolu Selçuklu hükümdarı I.Alaaddin Keykubat döneminde (1219-1236) ise, küçük Ermenistan sınırlarına yerleştirilen Türkmen aşiretleri arasında çoğunluğu oluşturan Karamanlılar, Silifke ve Ermenek dolaylarında toplanmışlardır. Şikârî, Karamanoğullarının soyunu şu şekilde açıklamaktadır: "Kalhan oğullarından Şirvan Han soyundan, Oğuz taifesi beylerinden Saadeddin derler bir bey vardı. Şirvan vilayetine gelmişlerdi. Çok kalabalıktılar. Onbin obaydılar. Kışın Acem bölgelerine giderlerdi. Bunlara Oğuz taifesi derlerdi. Çoğunlukla kafir Ermenilerle savaşırlardı. Beylerine Saadeddin, kardeşine İmameddin derlerdi. Bahadır bir yiğitti. Nureddin derler oğlu vardı. Türkmen taifesi de bunlarla birlikte konar göçerlerdi. Türkmen taifesinin beyine Hayreddin derlerdi. Bir yıl baharında Türkmen ve Oğuz yaylaya çıktılar. Saadeddin vefat etti, Nureddin'i bey eylediler". Yukarıda belirtildiği gibi, Silifke ve Ermenek bölgelerindeki Karamanlıların başında bulunan Nûre Sofu (Nureddin), o zamanlar yayılmakta olan Babâî tarikatına girerek Türkmenler arasında kendisini tanıtmış ve etkili bir kişi olmuştur. Oğullarından Karaman, babasının nüfuzundan yararlanarak durumunu güçlendirmiş ve bu arada Moğollar karşısında 1243'te Kösedağ savaşını yitiren Anadolu Selçukluları zayıflayınca, gücünü ve önemi daha da artmıştır. Selçuk hükümdarı II.Kılıç Arslan (1155-1192), Kilikya ucunda tehlikeli bir yere yerleşmiş olan Karamanlıların; karşı bir olay çıkarmamaları için Karaman Bey'e, Kilikya ile Konya sınırları arasında Ermenek beyliğini tımar olarak vermiştir. (1256 yılı)Böylece, Karamanoğulları Devletinin temeli atılmıştır. Şikari Tarihi'nde aile şecereleri (soy ağacı) şöyledir: - Şirvan Han - Kâl Han- Alp Arslan- Sadeddin Bey- Nureddin Bey Nureddin Bey, zamanın saygın bir tarikatı olan Babai tarikatına girip Sufi olunca; isminin kısaltılmışı olan "Nur" ile "Sufi" sıfatı birleştirilip Nur Sufi veya Nur Sofu denmiş. Yalnız, İ. Hakkı Konyalı; Arapça'ya meylinden dolayı, Nurüh Sofi demiştir. Son zamanlarda bazı yazarlar, İ. Hakkı Konyalı'ya uyarak hiçbir dayanağı olmayan Nurüh adını, yazmaya başlamışlardır. *** Özetle;KİMDİR, BU KARAMANLILAR ? Karamanlılar, Karamanoğullarına bağlı Türk oymaklarından oluşan topluluklardır.Orta Asya’dan dalgalar halinde gelen Türk boyları 1230-1243 yılları arasında Orta Anadolu’ya iskan ettirilmişlerdir. Bu kabileler, Oğuz gelenek ve töresine göre devlet kurma ve idare etme selahiyetine sahip “Yıldız Han” soyundan gelen kabilelerdi. Şikari, Karamanname adlı kendi tarih kitabında; Karamanoğullarının, Anadolu’daki silsilelerini şöyle tarif ediyor: Oğuz Han neslinden- Şirvan Han,- Kal Han,- İbrahim Han,- Saadetin Bey,- Nureddin Bey (Nure Sofi) ve- Karaman Bey gelir diyerek; Karamanoğullarının, Oğuz Han neslinden geldiğini söyler. Karaman boyunun Anadolu’ya gelen büyük kısmı, Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından 1228′de Ermenek ve Mut civarına yerleştirilmiştir. Karamanoğullarının, Oğuzların “Avşar” boyuna mensup oldukları kabul edilmekte ancak, bunun yanı sıra Karaman civarındaki köy/yer adlarına bakılırsa Karamanlıların çeşitli oymaklardan oluştuğu görülür. Oğuz Han’ın, Yıldız Han soyundan; Avşarlar, Kızıklar, Karkınlar, Beydilli'ler gelir. Ay Han soyundan, Dögerler;Dağ Han soyundan Eymürler, Salurlar, Varsaklar;Gök Han neslinden Çavuldurlar;Deniz Han neslinden Yiğdirler;Selçuklu boyundan Çataklılar gelir. Karamanoğullarının bilinen ilk temsilcisi, Nure Sofi’dir. Ondan sonra gelen Karaman Bey 1255-1263 yılları arasında Karamanoğullarını bir boy olmaktan çıkarıp, “Beylik” haline getirmiştir. Karamanoğlu Beyliği, Osmanoğulları'ndan sonra en büyük ve en uzun ömürlü beylik olmuştur. Karamanoğlu Beyliği; 1250 yıllarından, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi ve Karamanoğlu Beyliğini ortadan kaldırdığı 1450’li yıllara kadar tam 200 yıl boyunca zaman zaman sınırlarını genişleterek; Ankara, Kayseri, Kırşehir, Yozgat, Antalya, Alanya, Silifke, Mersin, Afyon, Isparta gibi şehirlerde kendi hakimiyetini kurmuş, Türk birliğini korumuş ve bu bölgelerin Türkleşmesini sağlamıştır. ***13 mayıs 1277Karamanoğlu Mehmet Bey, bu günkü Konya Alaadin Tepesi'nde; “Şimden gerü hiç kimse kapuda ve dîvânda ve mecâlis ve seyrânda Türkî dilinden gayrı dil söylemeyeler.” fermanı, Türkçenin devlet dili olması, gelişmesi ve gelecek nesillere nakledilebilmesinde önemli bir yer teşkil etmektedir. 743 yıl önce yaşanan bu tarihî hadise; 'Karaman Türk Dil Bayramı' adıyla kutlanmaktadır. KARAMANLILAR: 1- Büyük Han, Beylerbeyi, Karamanoğlu Mehmet Bey2- Mevlana Celaleddin Rumi (11 yaşına kadar Karaman’da büyümüştür. Annesi ve abisi Aktekke’de yatmaktadır)3- Yunus Emre4- Osmanlı Kaptanı Deryası Piri Reis5- Karacaoğlan6- Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk7- Kazımkarabekir Paşa
KARAMAN
12 Aralık 2023 - 01:53
Karamanoğulları Beyliği'nin kurucusu NUREDDİN BEY (NUREDDİN SUFİ)
Karamanoğulları Beyliği'nin kurucusu NUREDDİN BEY (NUREDDİN SUFİ) Nureddin Bey (Nur Sofu ya da Nur Sufi), Karaman Boyu'nun Beyi ve Karamanoğulları Beyliği'nin kurucusu. Karamanlılar'ın, Oğuz Türkleri'nin Avşar boyundan veya Salur Boyundan olduğu tartışmalıdır. Prof. Dr. Mustafa Kafalı'ya göre; Karaman oymağı, hem Salurlar'dan hem de Avşarlar'dan var oldu. Karamanoğulları Beyliği'ni kuran Karaman oymağı ise Avşarlar'a mensuptur. KARAMANOĞULLARININ İLK BEYİ NUREDDİN BEY (NURİ SOFİ) Karama
KARAMAN
12 Aralık 2023 - 01:53
EDİTÖR
2003 yılında yayın hayatına başlamıştır. Karaman ve ilçerinden güncel haberlerin bulunduğu yerel tanıtım ve haber sitesidirç
İlginizi Çekebilir